Ilgaz Fakıoğlu
Zırhları kalın yeni gazetecilerin evi: Stüdyoya hoş geldiniz!

Bugünlerde Stimuleringsfonds voor de Pers (Hollanda Basın Fonu) tarafından zamanında yayınlanan ‘’Scenarios for the future of journalism’’ isimli raporu okuyorum. Temeli 2014-2015 dönemindeki araştırmalara dayanan ve yayınlanması 2016 yılında gerçekleşen rapor; 64 sayfalık araştırma metniyle gazeteciler, akademisyen ve girişimciler için farklı nitelikteki noktaları kavramlara oturtabilmesi noktasında değerli bir kaynak.
2025’e doğru gazeteciliğin evrilebileceği noktaları 4 senaryo üzerinden açıklamaya çalışan rapordaki ihtimaller; Kitlelerin Bilgeliği, Yerel İdare, Bir Avuç Elma, Darwin’in Oyunu gibi konseptler ve başlıklar altında toplanırken, temel ayrımlar medya ekonomisindeki tercihlerde değişiyor. Fakat altyapıda farklılaşan özelliklere bütünsel baktığımız temel unsurlar dört senaryoda da ortak karakteristik yapıları oluşturuyor. [i] Senaryoların çoğunda, haber; gerçeklik değerini anlamla yansıtan; okuyucuda deneyim yaratan bir unsur olarak göze çarpıyor. Öte yandan senaryoların hepsinde 2025 dünyasındaki olası otomasyon gazeteciliğine yönelik vurguları da görebilmek mümkün. Rapora göre dijital gazetecilik, kendi günlük rutinini otomasyon-robot gazeteciliğine devreden, iş yapış şeklini ise interaktif ve deneyimi öne çıkaran katılımcı bir yapıyla sağlayan bir model olarak öne çıkıyor.
İnteraktif içerikler, yaratıcı araç kullanma, stüdyo ekonomisi içerisinde bütünsel iş yapabilme benim verdiğim eğitimlerde, hazırladığım kürasyonlarda sık sık vurguladığım kavramlardan bazıları… Dijital gazetecilerin, daha bütünsel iş yapabilme tarzına geçmesine yönelik olasılıklar ayrıca globaldeki stüdyo ekonomisi yapısıyla da örtüşüyor.
Peki zırhları kalın, kalkanlarıysa geniş olan yeni gazetecilerin sığınağını nasıl tanımalıyız? Bütünsel iş yapabilen gazetecileri doğuran bir yapının arkasında tam olarak neler var? Stüdyo ekonomisi hakkında hazırlayacağım yazıların ilkine ve işin çerçevesini çizecek olanına başlamak istiyorum.

4 soruda güçlerin birliği
Stüdyo ekonomisi nedir?
Dijital gazetecilikteki stüdyo tanımını, hem globaldeki örnekleri üzerinden hem de yeni bir ekonomik model üzerinden yapmak mümkün. Bugünkü başarılı örneklere baktığımızda stüdyo ekonomisi; mecranın kendi dinamikleri içerisinde dikeyleşen; premium, markalı, multimedya, interaktif, dosya gibi farklı türlerdeki içerikleri bütünsel şekilde üreten bir yapıyı anlatıyor.
Stüdyoda sürdürülebilirliği ne sağlar?
Bugünkü yapılara ve başarılı örneklere baktığımızda dijital mecraların stüdyolarındaki sürdürülebilir ekonomik yapıyı, doğal reklam ve markalı içerik gibi unsurlarla sağladığını görüyoruz. Bu yapılar üzerinden çıkan dosya hikâyeler ve ödeme duvarının arkasına konmuş premium içerikler, hem kaliteli içerik için ödeme yapan okur için hem de gelir sağlayan mecra için ek bir katkı sağlıyor...
Örnek çalışan tipi: Esnek işlevsellik ve bütünsel üretim
Mecra içerisindeki stüdyoların yapısını kavramak için esasında yeni medya üzerinde ortaya çıkan esnek uzmanlaşma, bütünsel üretim gibi süreçlerin nereye dayandığını anlamak gerekiyor. Bu temelin ne olduğunu irdelersek süreç bizi biraz da Post-Fordist üretim biçime götürecek... Çalışan tabandaki işçi sayısını azaltıp, emek üretkenliği arttıran Post-Fordist üretim biçimi; yeni teknolojilerin kullanım olanaklarıyla da işin zenginleştirilmesini beraberinde sağlıyor.[ii] Böylece yeni medya mecraları kaliteli üretimde fazla eleman sayısı yerine, esnek uzmanlaşmayla bütünsel üretim yelpazesini genişletebilen, emek üretkenliğini arttırmış yeni çalışan tipine odaklanıyor. Yani yeni çalışan tipi, esnek işlevsellikle bir yandan video oluşturma becerileri olan, bir yandan kendi video’sunun çevresinde yaratabileceği hikâye metnini yazan, bunun için bir kürasyon düşünen ve bu yapıyı interaktifleştirebilen ve tüm bunları da bütünsel bir anlam odağıyla yapan kişilere odaklanıyor. Bugün global örneklere baktığımızda da stüdyolardaki çalışan profillerinin, bu post-fordist esnekliğine uygun üretim bandında yer aldığını görüyoruz.

Stüdyo ekonominin medyaya artıları nelerdir?
Bazı kişiler bunu anladı, bazılarıyla bunu anlamadı fakat bu döneme dair geçmişte en önemli bilgiyi Eski ABD Merkez Bankası Başkanı Alan Greenspan vermişti. Çağımız esasında anlamı yaratma, analiz etme, dönüştürme ve başkalarıyla etkileşim kurma becerisine sahip kişilerin sistemin kahramanlığına oynayabileceği bir dönem. Bu noktada stüdyo ekonomisini yaratan her ne kadar egemen düzen olsa da; dijital gazeteciliğe ve medyaya sağladığı birçok olumlu yan da mevcut denilenebilir. Ben stüdyolara, biraz da sistemin kendi içerisinde yarattığı bir anomali gözüyle bakıyorum. Örneğin bu noktada stüdyo ekonominin yaptığı ‘hayırlı işleri’ belirteceğim.
İş gücünü bölmüyor, bütünselleştiriyor. Böylece dijital gazetecilerin belirli üretim bandında sıkışmasının, bütünsel üretime yabancılaşmasının önüne geçiyor.
Yüksek uzmanlaşmaya değil, iş görevlerinde geniş yelpaze işlevine bakıyor. Yani yeni mezun bir gazeteci adayının sektördeki 15 senelik deneyimi, onun eğitimle ve araçlarla kazandığı üretici profilinden daha az değerli.[iii]
Dikey değil yatay işgücü örgütlenmesiyle merkeziyet kazanıyor. Özellikle medyanın gizli işsizleri (yayın patronları) bu maddeyi sevmeyebilir. Çünkü globaldeki örneklerine de baktığımızda, stüdyo; dikey hiyerarşiden ziyade kolektif bir yan üretim bandını benimsiyor.
Yarı-bağımsızlaşan stüdyolar
Hem sponsorlu içerik hem de premium yapı üretebilen stüdyolara baktığımızda; elbette akla sektörün büyük oyuncularından T Brand, BrandStudio, Re:think gibi oluşumlar geliyor. New York Times, The Washington Post, The Atlantic gibi yapılar içerisinden çıkan bu stüdyoları farklı örnekleriyle çoğaltmak mümkün. Genel kapsamıyla stüdyolara baktığımızda bu yapıların haber merkezinden uzakta konumlandığını görebiliyoruz. Bunun en büyük nedenlerinden bir tanesini; stüdyoların rutin haber üretimi yapan haber merkezlerinden teknik ve organizyon olarak ayrışma isteği oluşturuyor.[iv]
Öte yandan mecralar, içerik stüdyolarını yarı-bağımsız şekilde konumlayarak, kendi haber merkezli editoryal kadrolarının bütünlüğünü de korumaya özen gösteriyor. Bu noktada akla iki soru geliyor. Platformlar; premium içerik stüdyolarını kurum içi çalışanlarla mı kurmalı yoksa kurum dışı ilişkilerle mi bu süreci yürütmeli? Globale baktığımız bu yapıya sunulan iki çözüm de kullanılıyor diyebiliriz. Örneğin; Mashable, Mental Floss, Atlantic Media, Quartz, New York Times, Le Monde gibi gibi alanındaki öncü platformlar stüdyo çalışanlarını kurum içi tercihlerde bulunarak seçseler de; Washington Post, Huffington Post ve Forbes gibi markalar, kurum dışı çalışanlarla süreci yönetmeyi uygun buluyorlar.

Stüdyolar bugün nerede?
Günlük medya ekosistemi
Günlük haber üretiminde ve rutin akışta stüdyoların üretimini çok göremiyoruz. Genel olarak Slow Journalism modeliyle premium içerik kısmında yer alan stüdyolar; bugün günlük medya ekosisteminde ve kısa vadeli trafik çözümü gibi ihtiyaçların içerisinde bulunmuyor denilebilir.
Toplumsal olgular
Toplumsal olgu dediğimiz unsurun haber olduğunu belirtmek lazım. Bugün stüdyoların elinden çıkan nitelikli dosya haberlere baktığımızda, bu yeni yapının toplumsal olgularla kurulan ilişkilerde bulunduğunu söylememiz gerekecek.
Toplumsal değer
Toplumsal değeri, tüketim ihtiyacı ve toplumsal aidiyet oluşturuyor. Bu noktada sponsorlu içerik üretimi yapan stüdyoların, tüketim değerini yönlendirdiğini de belirtmek lazım.

Akla takılan genel sorular
Stüdyo kurmaya dair öneriler ve raporlar neden genelde IAB gibi reklamcı kuruluşlardan geliyor?
Bugün gazetecilik temelli stüdyolarla en belirgin ilişkiyi sponsorlu içerikler üzerinden reklamcılar kuruyor. Reklam ağlarının gazeteye ve mecraya gelecekte daha da gelişecek sponsorlu içerik dünyası için ihtiyaçları var. Reklamcılar, üretimini gazeteciliğe devrettiği pratiği yaşatmaya çalışmaz ve platformları stüdyoya geçirmeye ikna edemezse gelir kaybı yaşayacak.
Stüdyo bir reklamcılık dünyası mı?
Hayır. Bugün sponsorlu içerikler üretildiği gibi aynı ekipler bütünleşik üretimlerle dosya haber, hikâye, yaratıcı içerik ve interaktif kurgulu işler yapabiliyor. Hatta üretim yüzdeliğine baktığımız birçok mecra sponsorlu içerik kısmını sadece stüdyonun sürdürülebilirliğini sağlayacak şekilde kısıtlıyor.
Stüdyo ne tip gazetecilerle yaşıyor?
Kendi video’sunu düzenleyebilen, kurduğu merkez hikâyenin çevresini kurgulayabilen, içeriği kürasyona çevirebilen ve okuyucuyla gerçek üzerinden anlam ilişkisi kurabilen yeni gazeteci tipiyle yaşıyor.
Türkiye’de örnek var mı?
2015 yılında başlayan Hürriyet Plus ve akabinde 2017 yılında kurulan Sözcü Plus bu modellere örnek verilebilir. Kurum içi çalışanlarla teknik, organizasyon kısmını oluşturmaları da bu yapıları globaldeki örneklere uygun değerlendirmemize yol açıyor. Fakat bugüne baktığımızda tüm kapsamıyla başarılı diyebileceğimiz bir yapı Türkiye’deki haber endüstrisinin içinde henüz bulunmuyor.

İdeal stüdyo
Tüm yapıyı toplardığımızda, ortaya bir şema çıkarmamız gerekebilir... Stüdyonun dünyası nasıl bir dünya? Kimlerle ilişki kuruyor? Nasıl bir yapısı var? Bugüne kadar deneyimlerimden ve globaldeki araştırmalar noktasında ortaya çıkardığım stüdyo şemaları ve çalışan profilleri temel olarak bizlere gelecekte gelişebilecek bütünlüklü gazetecilik kimliğini de gösteriyor. Dijital gazetecinin sıcak haber üretiminden sıyrıldığı günümüzde gazetecilerin dijital yeteneklerini bütünlüklü bir şekilde ortaya koyabileceği bir platforma nihayetinde ulaşabileceğini düşünüyorum.
Stüdyo ekonomik yapıda kimlerle sürdürülebilir ilişki kuruyor?

Stüdyo kimlerden oluşuyor?

Stüdyonun üretim bandında neler var?

İleri okumalar:
i Scenarios for the future of journalism: 2016, Stimuleringsfonds voor de Pers
ii Tomaney, J. “A New paradigm of Work Organizaton and Technology”. Post-Fordism, 1994. s. 160-162
iii Rijkenberg, V. (2009). Concepting
iv Çetinkaya, A. (2016). “Çevrimiçi Gazetecilikte Yeni Bir Reklam Modeli Olarak Doğal Reklamlar”.
Belek, İlker. Postkapitalist Paradigmalar: Postkapitalizm, Endüstri Ötesi Toplum, Post-Fordizm, Esnek Uzmanlaşma, İkinci Endüstriyel Bölünme, Enformasyon Toplumu, Disorganize Toplum. 1999.
Jessop, Bob & Scott, A & Storper, M. (1992). Fordism and Post-Fordism: a Critical Reformulation.