top of page
  • Yazarın fotoğrafıIlgaz Fakıoğlu

Türkiye’deki yeni yayıncılar gerçekten yeni nesil medya olabilir mi?

Bu yazının konusu; Türkiye’de özellikle son dönemlerde sayıları artmış olan yeni nesil medya yayıncılarıyla doğrudan ilgili. Çoğunluğu ara akım medya olan bu tip yayıncıların; yeni nesil medya üretimine ve tamamen yeni nesil medya mimarisine nasıl geçebileceklerini inceleyeceğim. Baştan belirtmek isterim; 360 tipi stüdyo kurmak ve proje direktörlüğü yapmak için döndüğüm kurumsal gazetecilik sektöründe son iki senedir yaşadığım süreci bu yazının dışında tutacağım. Yakın zamanda yayınlayacağım ve son süreci anlattığım o yazının; kurumsal gazetecilikte proje kurma ve yönetme noktasında birçok kişiye iyi bir yönlendirme sağlayacağını düşünüyorum.


‘Bize bir tokat atıldı’


Mecrada sunulan, dikey okuma yapılı ve medya etki analizi verimli işlerin güncel bir örneğini; yeni medya ekosistemimiz son süreçte Maraş merkezli depremler hakkında Financial Times’ın yarattığı semi-scrollytelling haberiyle deneyimledi. Gazetecilikte hikâye anlatıcılığı tekniğiyle olan birleştirmenin önemi ve potansiyel gücü, kriz haberciliğiyle Türkiye hakkında bir haber konusu üzerinden gösterildi. Bu tip içeriklerin potansiyel gücü beni şaşırtan bir durum değil. Hatta dijital hikâye anlatıcılığı atölyelerimde birçok kişiye kendi editoryal mimarimle oluşturduğum farklı bir Freytag Piramidi kullanarak artık yapımı basit olan scrollytelling içeriği üretme konusunda birçok program da öneriyorum. Metnin bu bölümünün konusunu ise aynı atölyelerden birinde yer alan ve yeni nesil medya yayıncısı olan bir arkadaşımın söz konusu içerik hakkında beni telefonla araması oluşturuyor. “Bize bir tokat atıldı” söylemini kullanan arkadaşım, esasında 10 sene önce başlamış bir kürasyon modelini, yeni nesil medya ekosisteminin yeni fark ettiğini anlatma gayretindeydi. Ben bu tokadın verimli şekilde kullanılması gerektiğini düşünenlerdenim.


Yeni nesil üretimin takibi


Türkiye’de birçok yeni nesil medya yayıncısının, ürün geliştirme odaklı trend’leri takip etmede yetersiz kaldığı söylenebilir. Ülkemizdeki yeni medya yayıncıların çoğunluğu; longform gazetecilik trend’leri, yapay zeka entegrasyonları ve reklam operasyonlarındaki ürün temelli gelişmelere uzak kalıyor. Globaldaki yeni nesil medya yayıncılarının pozisyon aralığında ürün yöneticiliği ve ekibi yaratarak, trend’leri takip eden ve sisteme entegre eden bir mekanizma oluşturduğunu gözlemleyebiliriz. Elbette Türkiye’de siyasete her açıdan bağlı gündem ve son dakika merkezli haber akışının da ürüne, trend’lere ve yeni nesil üretimlere dair farkındalığı zedelediği açık.


Çekirdeğinde mecra-ürün bulunan bir yapı


Türkiye’de birçok farklı sunum ve geliştirme tekniğine hazır, her üretim modelini kendinde birleştiren bir yayıncı mecrası ve ürünü henüz yok. Bu durum, benim yeni nesil medya yayıncılığına geçilememesinde gördüğüm en büyük engeli oluşturuyor. Yeni nesil medya yayıncılarının çoğunluğunun sosyal medya merkezli hikâyelerle büyümeye çalışması, kısa vadede onlara etkileşim ve farkındalık noktasında fayda sağlıyor; fakat yayıncıların mecralara sahip olmaması, onları sürdürülebilir gelir modellerini çoğaltmaktan, yeni nesil içerik üretimi yapmaktan ve medya etki analizi büyük hikâyeleri üretmekten alıkoyuyor. Özellikle sosyal medya platformlarındaki kurumsal içerik ve haber tüketiminin giderek kullanıcı tabanlı merkeze kayabileceği öngörüleri düşünülünce, yayıncıların elindeki tüm planı bir sosyal medya platformuyla kısıtladığı gözüküyor. Bu müdahale edilmesi ve mutlaka bir alternatif plan yaratılması gereken bir durum. Dijital TV stratejisini başarıya ulaştırırken; bir yandan ürün, mecra merkezli yayıncılık noktasında çaba ortaya koyan Socrates ailesini bu açıdan da tebrik etmek isterim.


360 tipi üretici


Çağımız bir ‘generalist’ çağı. Globaldeki yeni medya yayıncıları; kaliteli üretimde fazla eleman sayısı yerine, esnek uzmanlaşmayla bütünsel üretim yelpazesini genişletebilen, emek üretkenliğini arttırmış yeni çalışan tipine odaklanıyor. Elbette bunda farklı uzmanlıkları kendisinde birleştirebilen, bağdaştırıcılığı yüksek, üretim bandında yataylaşmış-geniş üretici tipinin önemi büyük. Bir gazeteci veya habercinin kendi uzmanlığının yanına tasarım, multimedya ve dijital pazarlama tekniklerini koyabilmesi, kendisinin üretim çemberini büyütebilmesi oldukça önemli. Ben bu trend’i, küratör tipi bütünsellikle kavramsallaştırmada fayda görüyorum. Parçaları birleştirebilen; birleşik anlamlar yaratabilen yeni nesil küratörlerin medyanın temel parçası olduğu bir düzene geçiyoruz. Yeni nesil medya paydaşlarının bu üretici tipine odaklanıp, stratejik iş yönetimlerini revize etmeleri gerekecek.


Doğru reklam stratejisi ve sürdürülebilir gelir çeşitliliği


Türkiye’deki gazeteciliğin üretim kalitesinden ziyade tartışılmaz putlarıyla ve sloganlarıyla ortaya çıkmasının birden çok sebebi var. Daha önceki yazılarda bunu ayrıntılı şekilde incelediğim için bu ara başlığın konusuyla sınırlı kalmak istiyorum.


Dijital reklam stratejisinde bulunan birçok yeni nesil medyanın; marka yerine yayıncılarla çalışma alışkanlığı, satış ekiplerine yönelik yetersizliği ve ayrı bir proje ekibinin yoksunluğu gözlemlenebilir seviyede bulunuyor. Bunun nedenleri arasında belirli yatırım, bağış ve gelir merkezi odaklarına yönelik bir strateji belirlemenin de etkisi var. Fakat marka öncelikli stratejiler oluşturabilmenin ve kavramsal reklam mantığıyla pazarlama yapabilmenin yeni nesil yayıncılar için birçok avantajı bulunuyor. Yeni yayıncıların; giderek niş hedef kitlelere yönelen ve site içi trafiğinden ziyade kitledeki farkındalığı hedefleyen marka iletişim stratejilerini hedefleyebilmesi gelir modeli için de bir fırsat sağlayabilir. Fakat yine de yayın gruplarından uzakta yaratılacak bir proje grubunun varlığı, satış ekibinin yaratılması öncelikli noktayı oluşturuyor.


İçerikten para kazanma eşiğinde karar alırken doğal reklam merkeziyetinin önemini yeniden mecra temeliyle kavramamız gerekecek. Türkiye’de doğru bir doğal reklam modeli oluşturma, bunu hikâye anlatıcılığıyla birleştirme aralığındaki eksikliği de değerlendirirsek; bu yeni medya yayıncıları için kendi üretimleri üzerinden yeni fırsatları da gösteriyor. Sürdürülebilir reklam çeşitliğini sağlamanın ilk yolu olarak yenilikçi sponsorlu içerik sunumlarına zemin sağlayacak bir mecra ve ekip gerekliliğini belirtmek lazım. Markalara sunulan hikâye anlatıcılığı merkezli sponsorlu içerik sistemi, multimedya içeriklerinin doğru bütçelendirmesi, bütçelenen işlerin doğru mecra dağıtımı gibi unsurlarla ilgilenecek kurum-içi bir proje yöneticisinin varlığı mühim.

Medya etki analizine odaklı hikâyeler


Gerçeğin özünü bozmadan gerçeği birleşik bir anlamla ve kürasyonla sunmak özellikle 2014 sonrası ABD gazeteciliğinde merkez noktaya geçmiş bir konsept. Bu noktada Türkiye’deki platformların da gazetecilik sürecinin artık gerçeği aktarmak değil gerçeği anlamlandırmak olduğunu fark etmesi gerekiyor. Kitleler özelinde sıcak haberden kopuşu da tetikleyen etkenlerin artması, anlam odaklı gazeteciliği daha da öne çıkarıyor. Küratör tipi gazetecilerin birleşik uzun hikâyelerle gerçeği güçlü bir anlam hâlinde sunabilmesi ABD özelinde gerçekleşen yeni tip gazeteciliğe büyük bir topluluk yönetimi gücü de veriyor. Söylem oluşturma, kamuoyu belirleme gibi kümülatif etkileri hedefleyen güçlü hikâyelerin odağı, ABD gazeteciliğinin hedeflediği medya etki analizini de gösteriyor. Bu maddeyi kısa bir şekilde özetlemek isterim; deprem hakkında yapılan iyi bir hikâyenin gücü, depremin olup-olmayacağının kişi tarafından anlaşılmasından ziyade, kaç kişinin haberden sonra deprem çantası hazırladığı ve çevresine hazırlattığıyla ilgili olmalı. Dijital girdilerin bir veri dumanı yarattığı internet dünyasında bu kümülatif etkiyi sağlamanın yolu artık ancak güçlü hikâyelerle ve yaratıcı içerik gösterimiyle mümkün. Fakat bu tip içeriklerin sunumu için yeniden iyi bir mecranın gerekliliği konusuna dönmüş oluyoruz.


Farklı mahalleler, farklı uzmanlıklar


Yeni nesil medyanın kendi dikey konularını belirleyebilmesi ve bunlar üzerinden bir yayın planı oluşturabilmesini önemsiyorum. Globaldeki yapılarda da bu örnekleri görebilmemiz mümkün. Türkiye’deki yeni yayıncılarda çalışan kişilerin genellikle aynı mahallelerden ve görüşlerden olması, yayıncıların dikey içerik konularındaki stratejilerinin giderek birbirine benzemesi ve aynı hedef kitlelere odaklanmasıyla sonuçlanabiliyor. Burada; yeni medya yayıncılarının ana akım içerik tüketen kitleye de ulaşabilmek için konu çeşitliliğini arttırabilmesi, farklı görüş temelli hikâyelere de yer verebilmesi gerektiğine inanıyorum.


İbre nerede?


2018 yılında ABD gazeteciliğinin ortaya koyduğu yapay zeka, longform gazetecilik dönüşümü ve kürasyon bazlı gazeteci temelini fark etmemden beri birçok atölyedeki sunuma öncelikle 2008 yılındaki global kriz sonrası değişen dijital ekonomiyi anlatarak başlıyorum. Dijital ekonominin dönüşümüyle ortaya çıkan yeni model gazetecilik; anlam küratörlerine ihtiyaç duyuyor. Bunu sağlamanın ülkemiz için de bir dönüşüm yaratacağına inanıyorum. Dijital ekonomi merkezli bir dünyada, Türkiye’nin tüm bütünsel üretimi ve dijital nitelikleri yeni üreticide birleştirebilen bir yapıyla yükseleceği bir düzene geçebiliriz. Bu noktada elbette kurumları da dönüştürmek gerekiyor. ABD’de de olduğu gibi yeni bir gazeteciliği yaratacak refleks Türkiye’de büyük kurumlarda ve kurumsal gazetecilik yapılarından çıkacak gözükmüyor. Bunun en büyük sebebini bir zamanlar Doğan Medya’nın reklam-pazarlama departmanlarında da olduğu gibi inisiyatif alabilen, etkili, vizyoner bir orta-düzey yönetici sınıfı olarak belirtebilirim. Fakat son iki senelik tecrübeme bakarak söylersem; Türkiye’deki gazetecilik kurumlarının artık böyle bir yönetici düzeni ve inisiyatif alanı yaratabileceklerine ihtimal vermiyorum. İbre, yeni nesil yayıncı olmak isteyen yeni oyunculara dönüyor. Bu tarz yayıncıların sormaları gereken ilk sorunun “gerçekten yeni bir üretici miyiz?” olduğunu düşünüyorum. Bunu bir eşik olarak da kabul edebiliriz.

bottom of page